Sabah erkenden yola koyulduk.Planda, önce Plaza Mayor vardı.Gece gördüğümüz meydanı, gündüz görmek istedik.Meydan, bir zamanlar engizisyon gereği yaşanan idamlara tanık olmuş bir meydan.Çevresinde oturma alanları bir hayli kalabalıktı.Biz çok fazla oyalanmadan Palacio Real, yani Kraliyet Sarayının yolunu tuttuk.Önce bilet kuyruğu ve sonra bu muhteşem sarayın 2.000 odasından sadece bir kaçını gezerek tura başlıyoruz.Yaklaşık iki saat geçirip, Retiro denen parka geliyoruz.Yağmur başladığı için çok uzun süre bu parkın tadını çıkaramadık.Ama uzun süre oturup vakit harcanacak huzurlu bir yerdi doğrusu.
Parktan ayrılıp, Plaza de Espana'ya geliyoruz.Don Quijote ve Sancho Panza'yı selamlayıp bu bölgeyi geziyoruz.
Gezimizin son durağı, yine Puerta del Sol idi.Burada hediyelik eşya alışverişi ve yemek molası ile günü sonlandırıp otele geçiyoruz.
Bir sonraki gün, Toledo gezisini yapıyoruz.Madrid'in dışında trenle gidilebilen önemli bir şehir.Dünyanın en büyük ortaçağ şehirlerinden biridir Toledo, ve engizisyonun en acımasız kıyımlarına sahne olmuştur.Müslüman ustaların yapmış olduğu mudejar mimarisini, burada görebilirsiniz.Eski kasabanın tam merkezinde görkemli Katedral yer alır.İspanya'nın gezilmeye değer en önemli yerlerinden birisidir.El Greco,Goya,Van Dyke ve Bellini gibi sanatçıların eserleri bulunur.Ben Toledo'nun dar ve sevimli yollarını çok sevdim.Toledo'nun heybetli Alcazar'ının duvar çinilerini inceleyip, tekrar Madrid'in yolunu tutuyoruz.Bütün güz gezip yorulduğumuz için, istikamet direkt otel oluyor.
Sabah erken kalkıp, size dün anlattığım bit pazarının yolunu tutuyorum.Pazar sonrası, havaalanı transfer ve maalesef bir gezi daha mutlu ve yorgun sonlanıyor.İspanya, bir haftadan çok daha fazlasını hak eden, güzel bir ülke.Darısı Endülüs turuna diyor ve bu defteri kapatıyoruz...:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder