Gelelim diğer filmimize,Soraya'yı Taşlamak.Soraya’yı Taşlamak’ta Şeriat’la idare edilen İran’da kadınların bitmeyen çilesi, karşı karşıya kaldıkları ayrımlar mercek altına alınıyor. Kadının erkeğinden ve toplumundan gördüğü hakareti ve toplumsal baskıyı içten ve samimi bir dille anlatıyor. Kadınlara itibar edilmediğini, alınıp satılan bir meta olarak algılandığına en önemlisi de karşılaştığı fiziksel şiddete tanıklık ediyoruz. Kız çocuklar ile erkek çocuklara karşı tavır farklılıklarını gözlemliyoruz. Filmde ayrıca insanların yoksulluğu ile çaresizliğini en önemlisi de birbirlerine karşı duyarsızlığını hissediyoruz.İnsanın yüreğini acıtan,kanını donduran, gerçek bir hikayeden yapılmış bir film.Recm (Taşlanarak öldürülme) gerçeği, 21.yüzyılın insanlık ayıbı.1994 yılında kitabı yazılıp, 2009 yılında filmi çekilmiş.Filmi izlerken, insanlığımdan utandığımı söyleyebilirim.Son ana kadar, bir mucize olsa da kurtulsa ümidiyle seyrettim.Canınızı acıtsa da izleyin derim..Güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle...
11 Mayıs 2012 Cuma
İki Film,İki Yorum
Öncelikle Nar filmiyle başlayayım.Hepimiz nar taneleri gibi birbirinden ayrıyız: Hem çok benzeriz, hem de çok farklıyız. Ama açılmamış bir bütün nar gibiyiz aynı zamanda. Bizi bir arada tutan kabuk, birbirimize duyduğumuz inançtır. Nar; bir kadının kendi adaletini aramasıyla başlayan bir öykü. Nar, apayrı şeylere inanan dört kişiyi bir evin içinde, adalet konusunda, kendilerine yarattıkları inanç dünyaları konusunda, ciddi bir sorguya tabi tutuyor.Oyunculuk açısından Serra Yılmaz'ın bakışları bile filmi gizemli yapmaya yeterdi.Ama öte yandan her filmde, hep aynı ses tonu ile Serra Yımaz'ı izlemek beni düşündürdü açıkçası.Filmdeki kapıcı Mustafa karakteri son derece başarılıydı. İdil Fırat'da canlandırdığı Sema karakteri, fazla didaktik bir oyunculuk sergilemiş.Deniz karakterinde izlediğimiz İrem Altuğ ise seyirciye endişeyi işlemeyi başarmış bir oyuncu.Genel olarak filmi sevdim, ancak filmin festival filmi şablonunda olduğunu söyleyebilirim...
Gelelim diğer filmimize,Soraya'yı Taşlamak.Soraya’yı Taşlamak’ta Şeriat’la idare edilen İran’da kadınların bitmeyen çilesi, karşı karşıya kaldıkları ayrımlar mercek altına alınıyor. Kadının erkeğinden ve toplumundan gördüğü hakareti ve toplumsal baskıyı içten ve samimi bir dille anlatıyor. Kadınlara itibar edilmediğini, alınıp satılan bir meta olarak algılandığına en önemlisi de karşılaştığı fiziksel şiddete tanıklık ediyoruz. Kız çocuklar ile erkek çocuklara karşı tavır farklılıklarını gözlemliyoruz. Filmde ayrıca insanların yoksulluğu ile çaresizliğini en önemlisi de birbirlerine karşı duyarsızlığını hissediyoruz.İnsanın yüreğini acıtan,kanını donduran, gerçek bir hikayeden yapılmış bir film.Recm (Taşlanarak öldürülme) gerçeği, 21.yüzyılın insanlık ayıbı.1994 yılında kitabı yazılıp, 2009 yılında filmi çekilmiş.Filmi izlerken, insanlığımdan utandığımı söyleyebilirim.Son ana kadar, bir mucize olsa da kurtulsa ümidiyle seyrettim.Canınızı acıtsa da izleyin derim..Güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle...
Gelelim diğer filmimize,Soraya'yı Taşlamak.Soraya’yı Taşlamak’ta Şeriat’la idare edilen İran’da kadınların bitmeyen çilesi, karşı karşıya kaldıkları ayrımlar mercek altına alınıyor. Kadının erkeğinden ve toplumundan gördüğü hakareti ve toplumsal baskıyı içten ve samimi bir dille anlatıyor. Kadınlara itibar edilmediğini, alınıp satılan bir meta olarak algılandığına en önemlisi de karşılaştığı fiziksel şiddete tanıklık ediyoruz. Kız çocuklar ile erkek çocuklara karşı tavır farklılıklarını gözlemliyoruz. Filmde ayrıca insanların yoksulluğu ile çaresizliğini en önemlisi de birbirlerine karşı duyarsızlığını hissediyoruz.İnsanın yüreğini acıtan,kanını donduran, gerçek bir hikayeden yapılmış bir film.Recm (Taşlanarak öldürülme) gerçeği, 21.yüzyılın insanlık ayıbı.1994 yılında kitabı yazılıp, 2009 yılında filmi çekilmiş.Filmi izlerken, insanlığımdan utandığımı söyleyebilirim.Son ana kadar, bir mucize olsa da kurtulsa ümidiyle seyrettim.Canınızı acıtsa da izleyin derim..Güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sevgili Neval;
YanıtlaSilBen de Nar'ı geçen günlerde izledim ve hayal kırıklığına uğradım doğrusu.Sema karakteri bana da çok didaktik geldi,Deniz karakterini tam oturmamış buldum,diğer karakterler gayet iyiydi ancak filmin sanki künyesinde anlatılana göre yörüngesi kaymış,çatışmalar anlamını yitirmiş,Deniz ve Sema'nın eşcinsel olmalarının filme kattığı anlamı göremedim,ilişkileri oldukça heteroseksüeldi yani Sema'nın yerine bir adam koyduğumda da aynı duyguyu yaratırdı bende..Ancak Soraya'yı taşlamak filmini 2 yıl önce izlememe rağmen hala tüylerim diken diken olur,bu adaletsizliğe lanet okurum..Çok teşekkürler paylaşımın için.Öptümmm:)
Sevgili Neval;
YanıtlaSilBen de Nar'ı geçen günlerde izledim ve hayal kırıklığına uğradım doğrusu.Sema karakteri bana da çok didaktik geldi,Deniz karakterini tam oturmamış buldum,diğer karakterler gayet iyiydi ancak filmin sanki künyesinde anlatılana göre yörüngesi kaymış,çatışmalar anlamını yitirmiş,Deniz ve Sema'nın eşcinsel olmalarının filme kattığı anlamı göremedim,ilişkileri oldukça heteroseksüeldi yani Sema'nın yerine bir adam koyduğumda da aynı duyguyu yaratırdı bende..Ancak Soraya'yı taşlamak filmini 2 yıl önce izlememe rağmen hala tüylerim diken diken olur,bu adaletsizliğe lanet okurum..Çok teşekkürler paylaşımın için.Öptümmm:)
Merhaba Özge,
YanıtlaSilFilm festivalinde fırtınalar koparacak bir film kalitesinde bulmamakla beraber, dört duvar arasında geçtiğini düşünüp değerlendirdim.Ama yorumunuza katılıyorum özellikle tavsiye edeceğim bir film değil....
Paylaşımınız için teşekkür ederim...Sevgiler....))