28 Kasım 2012 Çarşamba

Geçen Haftanın Kısa Özeti....

Geçen hafta oldukça yoğun geçtiği için blog yazmaya zaman ayıramadım.Önce Monet sergisi ,ardından Contemporary ,sonrasında Rüstempaşa Camii'ni çinileri için ziyaret ve Pandeli Restaurant .Bu hafta vize telaşı nedeniyle ders çalışıyorum.(Tarih  dersinin bana en kolay geleni Osmanlıca dersi diye düşünmüştüm ama yanılmışım.Bir hayli zorlayacak gibi görünüyor.Arapça bilmeme rağmen işin içinden çıkmakta zorlanıyorum.)Neyse gelelim yukarıda saydığım yerler hakkındaki yorumlara,
Monet sergisini çok beğenmekle birlikte sergi bitimindeki video gösteriminin, sergi başında ve daha sakin bir yerde olması gerektiğini düşünüyorum.Zira, çoluk çocuk alışveriş yaparken bizler oturduğumuz yerde gürültüden bir hayli rahatsız olduk.Bu küçük eleştiriden sonra sıra olumlu gözlemlerimde.Özellikle Türk çocuklarının tıpkı yabancı ülkede gördüğüm çocuklar gibi, resim öğretmenlerinin yönelttiği düşündürücü sorulara maruz kalmasına bayıldım.Çocuklarımızı testten kafalarını kaldırıp düşünmeye zorlamayı nihayet becereceğiz galiba.Üstelik kulak misafiri olduğum bücürler, çok akıllıca cevaplar veriyorlardı...:))




Sergide, izlenimcilik akımına ismini veren Claude Monet’nin Giverny Bahçesi’ndeki evi, geç dönem bahçe manzaraları, nilüferler ve ünlü Japon köprüsü tablolarının yanı sıra, yakın arkadaşı ressam Auguste Renoir imzalı Monet ve eşi Camille’in portreleri, kişisel eşyaları ve fotoğrafları da yer alıyor.

Diğer gezim Contemporary idi.Patricia Piccinini'nin eseri (ilk resim) başta olmak üzere bir çoğuna bayıldım.Bu yıl geçen yıla göre sergiye ilgi bir hayli yoğundu.Ben sergiden çıkarken içerisi tıklım tıklımdı.Çıktığımda ayaklarım da derman kalmamıştı ama, olsun buna değdi.Serginin en güzel yanı eserlerin yaratıcıları ile bir araya gelme şansınızın olması.







Geldik Rüstempaşa Camii'ne.Ben çini ödevim olmasa, bu caminin ne yerini, nede  yolunu bilirdim.Ama ne büyük cehaletmiş.Meğer Türkiye'nin en güzel çinilerine sahip camisiymiş.Üstelik biz bihaber yaşarken, turistler akın akın ziyaret edip, her bir çini panonun fotoğrafını, mest olmuş vaziyette çekiyorlar.Hem sevindim hem utandım.Demek ki ben bu kursa gitmesem, İstanbul'da varlığından bir haber yaşadığım harika bir camiyi hiç bilmeyecekmişim.İçi öylesine mükemmel ki, en güzel İznik çinilerine sahip ,kesinlikle görmenizi tavsiye ederim.Kanuni'nin damadı için Mimar Sinan'ın yaptığı bir camii. İşte çinilerinden bir bölümü:




Ardından, Atatürk'ün yemek yediği meşhur, Pandeli Restaurant. 1901 yılından beri kimleri ağırlamamış ki.Mısır çarşına yolunuz düşerse uğrayın derim.

Bu yoğun geçen haftaya kitap fuarını da sığdırdım.Onu yazmayı unutmuşum.Kendimi öyle bir kaptırmışım ki 35 kitapla fuardan döndüm.Daha fazla almama eşim engel oldu desem.....:)) Bu fuarda bir tek Ataol Behramoğlu'na denk gelip kitap imzalattım.Diğer yazarları ıskaladım....:)) 
Şimdilik bu kadar aldığım kitapları sonra konuşuruz...:))

22 Kasım 2012 Perşembe

DunHuang'ın Renkleri...

2012- 2013 Çin- Türkiye Kültür Yılı dolayısıyla T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı , Çin Kültür Bakanlığı, DunHuang Akademisi ve China Arts & Entertainment Group ile birlikte düzenlenen ''DunHuang'ın Renkleri:İpek Yolu'na Açılan Büyülü Kapı' sergisi, Yunan, Roma, Budist, Hinduist, Gandhara sanatları ve OrtaAsya üslupları gibi Doğu ve Batı kültürlerinin birarada eridiği bir pota olarak kabul edilen DunHuang Mağaraları'nı İstanbul'a taşıyor.


Dünya Kültür Mirasları arasında yer alan ve tarihi İpek Yolu üzerindeki ayrıcalıklı konumu nedeniyle tarih boyunca farklı din ve kültürlerin buluşma noktası olan Çin'in DunHuang bölgesindeki DunHuang Mağaraları'ndan eşsiz sanat eserleri Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezi'nde sergilenmeye başlandı.7 Ocak 2013'e dek izlenebilecek olan 'DunHuang'ın Renkleri- İpek Yoluna Açılan Büyülü Kapı" sergisi beş ana bölümden oluşuyor. 
Sergide üç büyük mağaranın aynı ölçülerdeki yapımının reprodüksiyonu, 28 parça duvar resmi, 21 adet heykel, 250 parça küçük rölyef,10 adet eski müzik aleti, tuğla sanatı eserleri, sutralar, mağara sanatları yapımında kullanılan malzemeler yer alıyor. 
Sergi kapsamında 20-30 Kasım tarihleri arasında her gün 'DunHuang: Rüya Ülkem' başlıklı drama dans gösterisi Gangsu Eyaleti Dans Topluluğu tarafından sergilenecek. Gösteriler saat 18:30'da Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezi Tek Kubbe Salonu'nda yer alacak.

15 Kasım 2012 Perşembe

Uzun Hikaye...



Mustafa Kutlu'nun aynı adlı eserinden uyarladığı Uzun Hikaye filmini, dün annemle birlikte izledik.Sonuç filme bayıldım.Beş para etmez filmleri, manşet manşet gözümüze sokan basın, maalesef bu film ile ilgili hak ettiği yorumu yapmadı.Babam ve Oğlum filminden sonra, ağladığım ikinci film olduğunu söylemeliyim..Sadece duygusal değil, aynı zamanda düşündüren(bir yanı ile sosyalizmi öven,diğer yanı ile anti sosyalist göndermeler yapan),geçmişte yaşanan insani ilişkileri özleten,aşkın çok derin yaşanabileceğini gösteren,dürüstlüğün ve doğruluğun prim yapmadığını anlatan ,bir babanın küçük bir çocuğa, yaşam enerjisini nasıl da sevgiyle aktardığını gösteren harika bir filmdi.Hele kapanış müziği, filme son derece yakışmış.Uzun süredir dinlemediğim, beni çocukluğuma taşıyan sanat müziğinin eşsiz eserlerinden, Ah Bu Gönül Şarkıları ile filmden  gözlerim ıslak ayrıldım.
İlk defa Kenan İmirzalıoğlu'nu farklı bir karakter de izledim ve rolünün hakkını verdiğini düşündüm.
Bazen eğlenerek,bazen  hüzünlenerek ama çoğunlukla bir ailenin dayanışmasını ve mutluluğunu gıpta ile izyeceğiniz güzel bir yapıt.Ve vurucu replik "Kaderin yayı kurulu durur, gün gelir boşalır....:))


14 Kasım 2012 Çarşamba

Cumartesi veTanrı Beni Görüyor Mu?



Sadece bir günün anısını çağrıştıran ismine karşılık, okunduğunda tüm aileyi ve yaşamını tanıtan bir roman. Londra'da bir Cumartesiyi, Irak savaşına karşı halkın duyarlılığını, doktor bir baba ve avukat annenin çocuklarına tutumunu, meslek seçimlerinde onları desteklemelerini ve büyükbabanın rolünü, şiiri, müziği, beklenmedik tesadüfleri yaşamı hissediyor, yaşıyorsunuz.
Aslında Post-11 Eylül dönemini anlatan bir kitap.Bu tarz yazılan pek çok kitap oldu.Ama daha önce Kefaret kitabından etkilendiğim için Ian McEwan'dan okumayı tercih ettim.Yazarın akıcı  dilinden çok, beni etkileyen tıp bilimine yönelik araştırması ve tanımlaması oldu.Mutlu giden her hayatın, bir an içinde, nasıl da kırılgan olabileceğinin güzel bir örneğini veren, sürükleyici bir romandı ve tabi yine İlknur Özdemir çevirisiyle.

Murat Gülsoy'dan okuduğum ilk kitap.İtiraf etmeliyim ki öncelikle kitap kapağına vuruldum.İspanyol ressam Pere Borrell Del Caso’nun en bilindik tablolarından olan “Eleştiriden Kaçış”. Zekice kurgulanmış tıpkı kitap kapağındaki çocuğun şaşkın gözleri gibi, sizi şaşırtan farklı üslubuyle düşündüren bir kitap Tanrı Beni Görüyor Mu?.Yazarın farklı bir anlatımla bir araya getirdiği 19 öyküsü, ortak buluşma noktaları olarak yaşamı ve yaşamın yarattığı soruları seçiyor. Kitapta grafik ve illüstrasyon gibi anlatım araçlarından da yararlanılıyor.
Murat Gülsoy'un öykü kitabı, rüyayla gerçeklik, farklı kimlikler, farklı anlatım biçimleri, farklı algılar, farklı arayışlar içerisinde, bana göre, okuru son derece ilginç bir dünyaya götürüyor.

12 Kasım 2012 Pazartesi

Hoşçakal İstanbul...

Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi, 86 yaşındaki Fikret Otyam'ın "Hoşçakal İstanbul" adlı sergisine ev sahipliği yapacak. Otyam'ın "Hoşçakal İstanbul" sergisi, Anadolu'nun emekçi kadınlarını, dağlarını, derelerini, göllerini, denizlerini, keçilerini, eşeklerini, evlerini, çadırlarını sanatseverlerle buluşturuyor. Otyam'ın, tuval üzerine akrilik boyalarla yaptığı eserlerinden oluşan sergi, 27 Aralık'a kadar Çırağan Sarayı'nın giriş katındaki Sanat Galerisi'nde günün her saati ücretsiz olarak sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.

 

5 Kasım 2012 Pazartesi

7. Contemporary...

Contemporary Istanbul, dünyanın dört bir yanından uluslararası galeri, koleksiyoner ve sanatseveri İstanbul’da 7. kez bir araya getiriyor. 22-25 Kasım 2012 tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı ile İstanbul Kongre Merkezi’nde  gerçekleşecek olan 7. Contemporary Istanbul’a dünyanın en önemli galerileri arasında yer alan Marlborough Gallery de katılacak.7. Contemporary Istanbul’a 55’i yurt dışı, 45’i yurt içi olmak üzere 100 çağdaş sanat galerisi ve 600 sanatçı katılacak.

 

Tüm detaylara Contemporary Istanbul’un  web sitesi www.contemporaryistanbul.com’dan ulaşabilirsiniz.

 

2 Kasım 2012 Cuma

24 Saat Yetmiyor...



Blog yazılarımı okuyan bazı arkadaşlarım düzenli yazmadığımdan şikayetçi.Haklılar, çünkü yetişemiyorum.Bir gün bana yetmiyor.Neden;
-Anneyim.Barış'la bu yıl sınav yılı olduğu için daha fazla ilgileniyorum.Boş vakitlerinde onun istedikleri ile meşgul oluyorum.Bu durumda kendi isteklerimin bir kısmı rafa kalkıyor.
-İkinci bir üniversite de yeniden öğrenciyim.(İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü) Doğal olarak ders çalışıp vizelere hazırlanmam gerekiyor.
-Ev hanımıyım.(Maalesef) Bu yıl, yanımda çalışan yardımcım ayrıldığı için, yemek ve temizlik işi de bana kaldı.
-Yurtdışı Eğitim Danışmanıyım.
-Eski mesleğimin bir uzantısı olan borsa ile ilgileniyorum.Bu günlerde boğa piyasası hakim olduğu için daha fazla vakit ayırıyorum.(Ama ayı piyasasının eli kulağında, o zaman bir parça rahatlayacağım.)
-Babamı hastaneye yatırdığımız için onu ziyarete gidiyorum.(Uzun süreli bir yatış gibi görünüyor.)
-Annem tek kaldığı için onunla da ilgilenmem gerekiyor.
-Yarım günümü çini kursuna ayırıyorum.
Listeye bir eş olduğumu,arkadaşlarım olduğunu ve akrabalarımı da ilave edince neden yetişemediğim anlaşılıyordur.Benim gibi gezme tutkunu bir kadın, bu bayram hiç bir yere kıpırdayamadı.Gezme olayı Temmuz ayına kadar ertelendi.Tabi ben on parçaya bölünmeden sağ salim yaz ayına çıkarsam...Gelelim blog işine.Açıkçası yazmak ve başka blogları takip edip, okumak çok zevkli.Yazma konusunda her ne kadar acemi olsam da, arada buraya da yetişmeye çalışıyorum.E daha ne olsun, siz söyleyin nasıl günlük blog yazabilirim?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...