Gaudi'nin (İspanya deyince akla gelen ilk isim) 1885 yılında, Eusebi Güell için tasarladığı şık malikanedir.Oldukça ilginç olan binadan çıkıp, Plaça Reial'e geliyoruz.Bütün gün bıkmadan kalabileceğiniz bu meydanda barlar,kafeler,restoranlar mevcut.Burada yorgunluk molası verip, geziye devam ediyoruz ve benim en çok merak ettiğim yerlerden biri olan, Barri Gotic denen Ortaçağ semtine geliyoruz.Geziye ilk katedral ile başlayıp, Plaça Sant Jaume denen meydana geliyoruz.Belediye ve meclis binaları yer alıyor.1359 yılında yapılmış muhteşem binalar.Bu bölgeyi iki saat gezip, El Born bölgesine geçip Picasso müzesini ziyaret etmek istiyorum.Ama ne mümkün.Bilet kuyruğu inanılacak gibi değil.Kuyruk beklemekle bitecek gibi değil diyerek vazgeçiyor ve sahile geçip akvaryum ve Maremagnum denen alışveriş merkezi ile günü noktalıyoruz.
Gelelim yiyecek içecek kısmına.Kesinlikle tapas diyorum.Ama iyi yerlerde yemenizi öneririm çünkü inanılmaz lezzet farkı var.Gerçi tapas denen şey bildiğiniz meze ama çok popüler.Bir diğer yemek Paella,bildiğiniz deniz ürünleri ile yapılmış pilav.Ben çok beğenmedim ama zevk meselesi sizin hoşunuza gidebilir.İçecek olarak Cava denen İspanyol köpüklü şarabını ve Sangria'yı (şarap,meyve ve konyak karışımı) denemenizi öneririm.
İkinci gün ilk durağımız La Sagrada Familia.Kilise Gaudi'nin şaheseri.Henüz tamamlanmasa bile inanılmaz güzel.2026 yılında tamamlanması beklenen kilisenin duvarları ,görkemli kuleleri son derece etkileyici.Bu gezimizin ardından Parc Güell ikinci durağımız.Park ücretsiz gezilen her daim kalabalık bir park.Gaudi burada da yeteneğini konuşturmuş.Masal diyarına gelmiş gibi hissedeceğiniz harika bir yer.
Tibidabo şehrin en yüksek kısmı.Tepeden görülen manzara ise muhteşem.Pek çok eğlence aracını deneyen Barış yorulunca, otelin yolunu tutuyoruz.Bu günlük benden bu kadar, yarın Barselona'ya kaldığımız yerden devam ediyoruz..:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder