Bazen hem sağır,hem kör olabiliyorum...Eğer öyle olmasaydı, Isabel Allende'yi daha önce keşfeder okur ve müptelası olurdum.Nasıl güzel bir roman, sanki üç kuşağın filmini soluksuz izliyorum.Kendime kızdım ki ne kızdım.Hadi kitabı okumadın, peki filmini nasıl kaçırdın?Ben, bu mükemmel kitabın filmi çevrilmiş, onuda izlememişim.Şimdi ilk işim filmi bulup izlemek.Gelelim yeniden kitaba...Kitap bir ailenin üç kuşak geçmişini gerçeküstü olaylar eşliğinde, ama gerçekliğin fonunu saklayarak anlatıyor. Öyle ki cisimleri gözleriyle hareket ettiren kahramanlarda var kitapta, Pinochet'nin darbesi de, Şili'deki büyük deprem de.
Dahası pişmanlık, sevgi, nefret, ask, hatalar, aile, politika, ihanet...Ne ararsanız var bu kitapta.
Gülümsetiyor sizi ama boğazınıza bir yumru oturtuyor peşi sıra; kızdırıyor ama tam o sırada bunun bir roman olduğunu hatırlatıyor masalsı kahramanlarıyla.
Sırada Isabel Allende'nin Eva Luna ve Günlerin Getirdiği romanı var.Ama önce okunmayı bekleyen diğer kitaplarımı bitirmem lazım.Güzel bir roman yorumunu, güzel bir müzikle bitirelim...:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder