Monet sergisini çok beğenmekle birlikte sergi bitimindeki video gösteriminin, sergi başında ve daha sakin bir yerde olması gerektiğini düşünüyorum.Zira, çoluk çocuk alışveriş yaparken bizler oturduğumuz yerde gürültüden bir hayli rahatsız olduk.Bu küçük eleştiriden sonra sıra olumlu gözlemlerimde.Özellikle Türk çocuklarının tıpkı yabancı ülkede gördüğüm çocuklar gibi, resim öğretmenlerinin yönelttiği düşündürücü sorulara maruz kalmasına bayıldım.Çocuklarımızı testten kafalarını kaldırıp düşünmeye zorlamayı nihayet becereceğiz galiba.Üstelik kulak misafiri olduğum bücürler, çok akıllıca cevaplar veriyorlardı...:))
Sergide, izlenimcilik akımına ismini veren Claude Monet’nin Giverny Bahçesi’ndeki evi, geç dönem bahçe manzaraları, nilüferler ve ünlü Japon köprüsü tablolarının yanı sıra, yakın arkadaşı ressam Auguste Renoir imzalı Monet ve eşi Camille’in portreleri, kişisel eşyaları ve fotoğrafları da yer alıyor.
Diğer gezim Contemporary idi.Patricia Piccinini'nin eseri (ilk resim) başta olmak üzere bir çoğuna bayıldım.Bu yıl geçen yıla göre sergiye ilgi bir hayli yoğundu.Ben sergiden çıkarken içerisi tıklım tıklımdı.Çıktığımda ayaklarım da derman kalmamıştı ama, olsun buna değdi.Serginin en güzel yanı eserlerin yaratıcıları ile bir araya gelme şansınızın olması.
Geldik Rüstempaşa Camii'ne.Ben çini ödevim olmasa, bu caminin ne yerini, nede yolunu bilirdim.Ama ne büyük cehaletmiş.Meğer Türkiye'nin en güzel çinilerine sahip camisiymiş.Üstelik biz bihaber yaşarken, turistler akın akın ziyaret edip, her bir çini panonun fotoğrafını, mest olmuş vaziyette çekiyorlar.Hem sevindim hem utandım.Demek ki ben bu kursa gitmesem, İstanbul'da varlığından bir haber yaşadığım harika bir camiyi hiç bilmeyecekmişim.İçi öylesine mükemmel ki, en güzel İznik çinilerine sahip ,kesinlikle görmenizi tavsiye ederim.Kanuni'nin damadı için Mimar Sinan'ın yaptığı bir camii. İşte çinilerinden bir bölümü:
Ardından, Atatürk'ün yemek yediği meşhur, Pandeli Restaurant. 1901 yılından beri kimleri ağırlamamış ki.Mısır çarşına yolunuz düşerse uğrayın derim.
Bu yoğun geçen haftaya kitap fuarını da sığdırdım.Onu yazmayı unutmuşum.Kendimi öyle bir kaptırmışım ki 35 kitapla fuardan döndüm.Daha fazla almama eşim engel oldu desem.....:)) Bu fuarda bir tek Ataol Behramoğlu'na denk gelip kitap imzalattım.Diğer yazarları ıskaladım....:))
Şimdilik bu kadar aldığım kitapları sonra konuşuruz...:))
zengin ver keyifli bir hafta geçirmissiniz :)ne mutlu size !
YanıtlaSilTeşekkür ederim, her zaman böyle olsa iyi olurdu, ama hayat işte...:))
YanıtlaSil