4 Şubat 2012 Cumartesi

Kış Güneşi

İtiraf edeyim kar bitti diye üzülme, süzülme durumlarını hiç yaşamıyorum.Gözünü seveyim güneşin.Kış güneşi bile insanın moralini düzeltmeye, enerji vermeye yetiyor.Ben öyle soğuk mevsimlerin insanı değilim.Güneş her daim bir gölge gibi beni takip etsin, sarıp sarmalasın...Güneş çıkınca, ailece attık kendimizi İstanbul sokaklarına.İlk durağımız Tophane-i Amire ve Salvador Dali sergisi.Bir süredir gitmek isteyip hava muhalefeti nedeniyle ertelediğim sergi...Sergide Salvador Dali'nin İlahi Komedya,Sürrealizmin İzleri,Gala ile Akşam Yemeği adlı üç ayrı başlıkta eserleri sergileniyor.İlgilenen arkadaşlarıma uyarı, sergi 26 Şubat tarihinde sona eriyor.



Hazır buraya kadar gelmişken Çukurcuma'yı ziyaret edelim dedik ve o antikacı senin, bu tasarımcı benim İstiklal Caddesi'ne vardık.Hoş ben Barış sıkılır diye antikacılarda çok oyalanmadım, ama inanın bir gününüzü geçirecek kadar çok dükkan ve antika eşya mevcut.Eminim,  anneannelerimizin kullandığı o incecik fincan takımları, zarif broşlar ve köstekli saatler sizi de benim gibi çocukluğunuza sürükler.Ben tam doyamadım incelemeye tek başıma bir daha gideceğim....:)) İstiklal Caddesi'ne çıkınca önce Şampiyon Kokoreçte soluk aldık.Sonra ver elini Mısır Apartmanı....Atatürk'ün dişçisini ziyaret için, gelip gittiği bu apartman 1900'lü yıllardan miras.İçinden sürükleyerek çıkardılar.Ne işin var burda derseniz,Fototrek'in' Mayaların İzinde Meksika' adlı fotoğraf sergisini gezdim.En üst katındaki 360 restaurantını, başka bir gün ziyaret etmek üzere binadan ayrıldık.Olağan kitapçı ziyaretinden sonra soluğu Ara Cafe'de aldık.Fotoğrafçı Ara Güler'in cafesinde hafta sonları yer bulmak zordur.Kendimize küçük bir masaya atıp, her zamanki gibi eski İstanbul fotoğraflarına daldık.Cafenin en güzel yanı, hafta içi  fondaki hoş bir müzik ile kitaplarınıza gömülüp, meşhur Hint çayı ile soluklanacağınız sakin bir mekan olması.Meksika usulü sıcak çikolatasıda nefis benden söylemesi...Ara Cafe'den çıkıp sağa  dönünce yokuş aşağı Cezayir Sokağına iniyorsunuz.Bu yokuşta Otto isimli harika bir tasarım mağazası keşfettim ve çanta ile ayakkabılarına bayıldım.Fiyatları tuzlu geldiği için fazla oyalanmadan bizim ekibin peşine takıldım.Modern Sanat Müzesi girişimi başka bir haftaya erteleyip bu yorgunluktan sonra evin yolunu tuttuk.Ben bu geziyi daha uzun ve daha detaylı yapmak üzere, bahar ayında bir kez daha yinelemek niyetindeyim...Doymadım,doyamadım....:))




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...