Bugün sabah aynaya baktığım da yüzümde ince,ince bir kaç çizgi gördüm.Ne hissettim ?Önce, 40 yaş belirtilerini göstermeye başladı,"Neval hazırlıklı ol, daha bunlar iyi günlerin ,yaş aldıkça kırışıp buruşmaya devam edeceksin " dedim kendi kendime.Sonra estetik cerrahların kapısını aşındıran kadın yüzleri geldi gözümün önüne.Yanlış anlaşılmasın, hiç bir zaman estetik cerrahlara karşı olmadım.Yerinde ve gerektiğinde yapılan her müdahalenin faydalı olduğunu bile düşündüm.Ama hani bu tornadan çıkmış kadınlar var ya, işte onların estetiğini hiç haz etmedim.Estetik müdahalenin bedenlere değil ruhlara,zihinlere yapılma vaktinin geldiğini düşünüyorum.Neyin hırsı, neyin telaşı?Hepimiz doğum ve ölüm çizgisi üzerinde yol alıyoruz.Kimimizin çizgisi uzun, kimimizin kısa.O uzun çizgide ilerlemenin mutluluğunu yaşamak varken, niye bu korku ve telaş? Her bir çizginin bir anlamı var.Düşündüm, alnımda ki çizgiler öfkelendiğim zamanların bana hediyesi.Yanaklarımda ki çizgiler, çok gülüp mutlu olduğum günlerin izleri,kim bilir daha kaç çizgi hangi duygumu ifade ediyor bana...Ne mutlu ,yaşamışım ki izlerini taşıyorum.İfadesiz, kas katı bir surat karşımdaki insana neyi çağrıştıracak? Yaşlanmak , aynada güzel bir görüntü sunmuyor insana kabul ediyorum ama iyi de herkes bu yollardan geçiyor,kimseyi farklı bir son beklemiyor ki.Buna takılmak yerine, yaşlanmanın yol almak olduğunu,olgunlaşmak olduğunu,deneyim kazanmak olduğunu bir düşünseler, hayat deneyimlerini paylaşsalar daha anlamlı olmaz mı?
Anılarınıza,ruhlarınıza neşter vurdurur musunuz? Hayır.O zaman sizi siz yapan görüntünüzün günahı ne?....Yüzünüz kırışacak kadar gülümseyip , mutlu olmanız dileğiyle....:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder